1772 yılında Londra'da zengin bir Yahudi ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Planlı bir eğitimden geçen David Ricardo babasının dünya ticareti finansı isleri için hazırlandı. 14 yaşında bu işlerle ilgilenecek şekilde
babasının yanında işe başladı.
İlk evliliği ile
babasından uzaklaştı. Etrafından borçlanarak kendi brokerlık şirketini
kurdu. İlk yıllarda çok zorlansa da 26 yaşına geldiğinde zengin bir isim
oldu. Bu zenginlik sayesinde entelektüel gelişimine zaman ayırabilme
fırsatı elde etti.
1799 yılında çıktığı bir tatilde Adam Smith’in meşhur kitabı The Wealth of
Nations ile tanışma fırsatı buldu ve iktisada artık daha çok vakit
ayırmaya karar verdi. Bu dönemde entelektüel iktisadi ortamlara girmeye çalıştı ve John Stuart Mill’in babası James Mill, Bentham ve Malthus ile
tanışma fırsatı elde etti.
İktisatçılar
kendisini daha çok rekabetçi avantaj (comparative advantage) teorisi ile
tanır. Bu teori ile serbest ticaretin faydalarını anlatmaya çalışmış ve
serbest ticaret ile iki tarafında daha kazançlı olacağını savunmuş ve herkesin rekabetçi üstünlüğü olduğu işi yapmasını önermişti.Fakat
onun yegane katkısı bu değildi. Milli gelirin ücret, kar ve rant olarak
nasıl dağıtıldığını, gelirin zamanla nasıl değiştiği üzerine de çalışmıştır.
The Wealth of
Nations adlı eserinde Adam Smith, ülkenin etkin olduğu mali ihra. etmesi
gerektiğini ifade etmiştir. Smith buna mutlak avantaj
demektedir. Örneğin Japonya daha etkin bir şekilde araba, bilgisayar,
gıda üretiyorsa US’e göre, Japonya bu ürünleri US’e ihraç etmelidir.tabii bu durum Us için ticaret açığı demektir ve akabinde
amerikan işçilerinin işini kaybetmeleri manasına gelir.
Ricardo bu durumu
pek problemli görmemektedir. Ticaret karşılaştırmalı avantaja bağlıdır
mutlak avantaj yerine. Ülkeler daha etkin olduğu ürünü satmalıdırlar,
veyahut görece daha az inefektif oldukları ürünü üretmelidir, böylece
ihtisaslaşma ile her ülke dış ticaretten kazanacaktır.
Diyelim ki Japonya ve Abd 2 ürün üretmektedirler: araba ve pirinç. Abd’de bir işçi
ya bir araba ya da 1 ton pirinç üretebiliyor bir yılda. Japonya’da ise
bir tarım işçisi 2 ton pirinç üretiyor, imalat sanayi işçisi ise 3 araba üretebiliyor. Görüleceği üzere Japon işçileri daha verimli
bir şekilde üretim yapmaktadırlar. Fakat, Japon işçiler görece araba üretiminde daha etkinler ve Abd işçileri görece daha az inefektif pirinç üretiminde Japon işçileri 3 kat daha etkin iken araba imalatında, Abd
işçileri, Japon işçilerine göre yarısı kadar etkindir pirinç üretiminde. İşte bu noktada Ricardo herkesin daha iyi yaptığı işte
uzmanlaşmasını önermekte. Örneğin ABD 200 işçiye sahip iken japonya 100
isciye sahip olsun. Iscilerin yari yariya uretim icin bolundugunu
varsayalim.bu durumda abd iscileri 100 araba, 100 ton da pirinc
uretirken, japon iscileri 150 araba, 100 ton da pirinc uretir. Toplam
uretimise 250 araba ve 200 ton pirinc olur.
Simdi ise
ihtisaslasma durumuna bakalim. Japanlar araba uretiminde amerikalilar
ise pirinc uretiminde ihtisaslassinlar. Japonlar 300 araba uretirken 100
isciyle, abd 200 isci ile 200 ton pirinc uretir. Dolayisyla toplam
uretime baktigimizda araba miktari 250’den 300e cikmis olur. Burada soru
bu extra 50 aracin kimin kazanc hanesine yazilacagidir. Ricardo’ya
gore.bu takas ornina baglidir.yani 100 araba karsiligi ne kadar pirinc
takas edilecegine gore cevap degisir.buradaki eksiklikler daha sonra
john stuart mill tarafindan aciklanmaktadir. O da esneklik olayi ve
ikame edilebilirlik ile aciklamaya calismistir.
Ricardo’nun bir
diger katkisi ise gelir dagilimi uzerinedir. Bu teorisinin 3 ayagi
vardir: rant teorisi, ucret teorisi ve kar teorisi.ricardonun teorisi
milli gelirin nasil bu 3 kategori arasinda dagitildigi uzerinedir.rant
teorisi, farkli verimliliklerdeki arazilerin farkli rant olarak
degerlendirilmeisni onerir. Kullanimayan bos arazi icin hicbir kira
odenmeyecektir.kisitli sayida iyi arazi vardir. 2. Derecede verimli
arazi, birinci derecedeki kullanildiktan sonra uretim yonunde
kullanilmalidir.dolayisiyla kazanclar dab u arazilerin sahibi olanlara
gidecektir.daha dusuk verimlilikteki arazi kullanilmaya baslandikca daha
verimli arazileirn fiyati artacaktir.
Isci
ucretleri,temel gereksimilere baglidir ve minimum miktar yasami idame
ettire edecek kadar olmalidir gereksinilen miktar aliskanliklara ve
geleneklere baglidir. Ricardo bu soylemi ile smith’in daha fiziksel
soyleminden ayrismis geleneksel bir ucret gereksinimi ortaya koymustur.
Ricardo kar
kavramini bir kalan olarak ifade etmistir.soyle ki, kar iscilere ucreti
dagitildiktan ve toprak sahibine kirasi verildikten sonra elde
kalandir.tum sektorlerde kar esit olmalidir aksi takdirde karli olan
sektorlere kaymalar gerceklesecek boylece ucretler ve kar
dusecektir.yine sermyade dusuk karli sektorleri terk edecek ve oralarda
fiyatlar yukselecektir.
Ona goe zamanla
ekonomisi buyuyen ulkenin nufusu da buyuyecek bu da yeni tuektim
anlamina gelecektir. Haliyle bu bizi daha az verimli arazilerin
kullanilmasina itecektir.bu da arazi sahiplerine odenen kiralari da
artiracaktir. Maliyetler arttigi icind e fiyatlar
artacaktir.fiyatlardaki artis ise ucretleri artiracaktir.ucretlerdeki
artis bu artislar kadar olmali ki insanlar yasam standardlarini
koruyabilsinler.
Ricardo sermaye
birikimini desteklemis ve sermaye ekipmaninin uretimde verimliligi
artiracagini savunmustur. Ayrica farkli mallarin uretimi icin farkli
sermaye yapisina ihtiyac duyulacaktir.
18. yuzyilin
sonundan 19. Yuzyilin basina, Smith ve Marx ile birlikte Ricardo uc
efsane isimden biridir klasik iktisatcilara gore. Goreceli fiyatlar
uretim maliyetleri tarafindan belirlenmektedir. Talep ve utilitynin cok
az ve hatta hic etkisi yoktur nispii fiyatlard uzerinde.
Kaynakça:http://crunchtime80.blogspot.com.tr
erişim tarihi: 17 ocak 2015 20.00
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder